Sivas'da normal bir gündü. Nemsiz olduğu için sabahları ısınıp geceleri aşırı soğuyan bir şehir... Yurttaydım dışarı çıkmayı düşünmüyord...

Kayseri Günlükleri - Gün 1 / Kayseri Diaries - Day 1

Nisan 24, 2014 Teknofil 4 Comments

Sivas'da normal bir gündü. Nemsiz olduğu için sabahları ısınıp geceleri aşırı soğuyan bir şehir... Yurttaydım dışarı çıkmayı düşünmüyordum, ta ki ölümcül bir hata yapana kadar.

20-30 Nisan arasında tüm telgraf ve mektuplara Himaye-i Etfal Şefkat Pulu yapıştırılması mecliste onaylandı. Yasa, 14 Nisan 1932'de yürürlüğe girdi.
Kaynak: 
TBMM Zabıt Ceridesi. D:IV, C:VTI, S.24-29.
Dersim akşam yedideydi ama iptal olduğunu öğrenince, mürekkepler için bir seyahat kutusu yapma fikriyle arkadaşıma gönderilen kargoyu birlikte almaya gittik. Google Maps'te otogarın karşısı olarak görünüyordu,kargo şubesinin yeri. Biz de otogarın önünde inip karşıya geçtik. Ama önümüzde büyük bir engel vardı.TCDD Duvarı...

Malatya tarafına giden tren yolu kırmızı-mavi logolu duvarıyla yolumuzu kesmişti.Belki bir yerden sonra duvara ihtiyaç duyulmaz diye Erzurum-Erzincan Çevre Yolunun altından geçtik.Sol tarafımız TCK'ya sağ tarafımız TCDD'ye aitti. Sonuçta iki taraf da devlete aitti,bir yolunu bulup toptancılar sitesine girdik.



Nasıl bir yer demeden üstümüzden geçen çevre yolunun altından bir kez daha geçtiğimizi söyleyeyim ki betimlemesi güzel olsun :) toptancılar sitesi deyince aklıma Gimat gibi bir yer gelse de görüntüsünün Mamak Çöplüğü'ne benzemesi de beni şaşırtmadı. Sonuçta burası Sivas...

Kamyon başında gördüğümüz bir amcaya yer sorduk, bir tarif bir nasihat aldık. Buralarda dolanmamamız gerektiğini söyledi. Bizde elimizdeki tabletle, programdan yön bulmaya çalışıyorduk. Yakınlaştığımız bir yerde bir kamyoncuya daha sorduk yine bir yol tarifi ve bir nasihat aldık.(dedim acaba uyku öncesinde anlatılan bir masaldamıyım yoksa bu adamlar benle dalgamı geçiyor :)) kargo şubesinin "hemen şura"'da olduğunu ve buralarda yan kesicilerin olduğunu, gezmememiz gerektiğini öğrendik.

İlk defa lokomotif fotoğrafı çektim, yaşasın! :)
Kargomuzu aldıktan sonra bir tıra tuğla yükleyen amcaya selam verdik, bir çıkış yolu tarifi aldık bir azar işittik. Tipimiz çok mu saf duruyordu acaba? Çıkışı bulana kadar Dikmen için söylenen uygunsuz tekerlemeyi burası için uydurduk ve söyledik. :)

 Bizi azarlayan amca ilerden sağa dönünce çıkış var dedi ama molozların döküldüğü bir araziye çıkmıştık. Tam TCDD duvarına doğru yürürken arkamızdan bir pick-up tarzı bir araba gelmeye başladı. Panikleyip molozların içine doğru koştuk, kırık tuğların üzerinden geçerek paslanmış, kullanılmayan bir demir yolu üzerinde koşmaya devam ettik. Adam sanırım kasti olarak bize burayı tarif etmişti yada 1 müsibet korkusu 3 nasihattan beterdir diyerek mi? bilemiyorum.

Bizi kurtaran yine o raylar olmuştu. Biraz önce yolumuzu kesen raylar şimdi güvenilir yolumuz oldu, çünkü nereye çıkacağını biliyorduk. En kötüsü millet tren beklerken gara tren gibi girmek olurdu. Bu yüzden trenlere ve demir yollarına güvenirim.

Yol boyunca (demir yolu boyunca) ne yaşadığımızı anlamaya çalışarak yürüdük sonra boşuna mı demir yolundan yürüyoruz fotoğraf çekelim dedik ve raylarla 3lü selfie çektik.Tam geçenlerde bahsettiğim hemzemin geçitten çıkacağız,bariyerler kapandı, trenin geçmesini bekledik biz sadece seyrederken makinist bize selam verdi. Justin Bieber'ın "Hi!" dediği ergen gençler gibi meydana kadar bu selam hakkında konuştuk makinist olsak ne güzel tren giderken elektrikli ocakla menemen yapılır ki! dedik

Yani bizim için bir işte en önemli konfor elektrikli ocakla menemen yapmak. Bu doğru, çünkü yurt odasında bile yapıyoruz :)

*

Bu yazının çok uzun olduğunu biliyorum, Bu yazının okunmayacağını da biliyorum. Başlıklar neden bu kadar kandırıcı diyebilirsiniz ama öyle değil. Gerçekten Kayseri'ye neden gittiğimi anlatan bir başlık sadece giriş kısmı biraz uzun :|

Yurda gelince bunları bir güzel yazmak için defter ve dolma kalemimi elime aldım ama mürekkep bitmişti. Bende pencerenin önündeki mermerde mürekkep doldurdum. Doldurdum ama ayağa kalkıp şişeyi kapatırken nasıl olduysa şişeyi elimden düşmeden, ranzanın demirine sıkıştırılmış olan havluya büyük bir damla mürekkep sıçratmayı başarmıştım. 

Havlu mürekkebi emince dahada büyüdü o damla kocaman bir leke oldu. Pansumandan kalan tendürdiyot lekesine benziyordu bende yere dökülenleri silip havluyu ters çevirdim astım ve sahibi gelip beni bulmadan önce matematik çalışma bahanesiyle Erciyes Üniversitesinde okuyan ablamın yanına gittim.(kaçtım.)


Hızlı kaçabilmek için otobüsü tercih ettim bu sefer çünkü yeni bir terminal yaptırmışlardı.Gece 2.30 gibi servisin hareket etmesini beklerken trenin o dikkat çekici kornasını duydum. Ne anlamı kalmıştı şimdi lanet olasıca otobüse binip 3 saat tanımadığım bir adamla oturmanın! 

Büyük bir hata yaptığım gibi dönüştede otobüse binmem gerekiyordu o yüzden pek bir şey diyemedim. Ablamın arkadaşının evine gidip uyudum ertesi gün bunu yazdığım için çok uzun oldu. vaktinizi çaldıysam kusura bakmayın.

Bu yazı 24 Nisan'a geçecek olmasına rağmen ben ilk resimde anlaşılacağı üzere 23 Nisan "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı"'nızı kutlamak istiyorum.

Herkese Mutlu Bayramlar! :)

4 yorum:

  1. İlk gün zarfı güzelmiş ben de alsam iyi olur dedim başta sonra da sonuna kadar okudum yazınızı. Bugüne kadarki okuduğum en keyifli yazınızdı itiraf etmeliyim:) Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim okuduğunuz ve yorum bıraktığınız için :) Beğendiğinize sevindim. Bir kaç bölümden oluşan diğer Kayseri yazılarını da beğenirsiniz umarım. :)

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Size de mutlu bayramlar Nihal Hanım. Yorumunuza da teşekkürler.

      Sil